Tek başına olsaydım hayal olarak kalacaktı. Bana inanan bir çok kişi ile birlikte kurduk biz bu hayali ve bu yeni bir gerçeğin başlangıcı oldu.
Şarkılarıma ruh veren ve gerçeğime katkıda bulunan aileme, yol arkadaşlarıma ve dostlarıma minnettarım.
Cankut Yılmaz

Cankut ve Müzik

4 yaşımda, halamın elinde gördüğüm cümbüş ile başlar müzikle tanışmam. Lise 1 de annemin eve getirdiği gitar ilk enstrümanımdır. İlk kez okul orkestrasında çıktım sahneye. Almanya’ daki yüksek öğrenim yıllarında kendi orkestramı kurdum sonra…

Çalıştığım ve yaşadığım Kapadokya’ da ilk bestelerimi yaptım.  “Gel güzelim gir koynuma” ilk şarkımdır. Bu besteler sonraki yıllarda eşimin şarkı sözü yazmasına esin kaynağı oldular.

Şarkılarımın hepsi yaşanmış olaylara dayanır.

Hikayelerden örnek vermek isterim. Yanımda çalışan 20 yaşındaki istanbuldan uzak İstanbullu bir delikanlının “Aşık olmak istiyorum,yalnız yaşamaktan bıktım, aşık olacağım kız kesin istanbulda, hissediyorum…  Ama ismi nedir? Kimdir? Bilmiyorum” demesiyle “kimsin neredesin artık gel, her şey yalnız yaşanmayacak kadar güzel, İstanbul bana sevgilimi gönder.” sözleriyle  “Istanbul ” isimli şarkımı besteledim.

En sevdiğim hikayem ise oğlumla ilgili. Ben ve  o zamanlar 4 yaşındaki oğlum, deniz kenarında çakıl taşı toplayıp suda kaydırırken…”Taş sektiren küçük çocuk en güzel taşı aradı, uçtu çakıl kaydı kaydı suyun kucağına daldı.”  sözleri ile “Su ve Çakıl “şarkımı besteledim. Şarkıda adı geçen “o küçük çocuk”  şimdi aynı şarkıda bas gitarı çalan oğlum Dünyacan’dır.

Dünümde, bu günümde, yarınımda, her anımda, her nefesimde bir söz bir melodi var.

Artık bu melodiyi bu sözü insanlarla paylaşmak istiyorum.

Sevgilerle

Cankut Yılmaz